Etiket Arivleri Selatin Cami

Selatin Cami özellikleri nedir?

Selatin Cami

Selatin Cami, Sultan kelimesinin çoğulu olan Selatin, Sultanlar demektir. Osmanlı imparatorluğu döneminde sultanların yaptırdığı camilere denmektedir.

Selatin Cami, yapılabilmesi için saray, genelinde bir takım özellikler gerekliydi.

Osmanlı Padişahlarının, padişah anneleri valide sultanların, imparatorluk şehzadelerinin ve sultanlarının yaptırdığı camilere, selatin camiler denmiştir.

Büyük camilerdir.
Hünkar mahfili vardır.
Birden fazla minareye sahiptirler.
Ramazan ayında minareler arasına mahya asılır.

Osmanlı padişahının önemli bir zaferle birlikte, savaş ganimeti de kazanmalıydı.
Padişah kendi kişisel servetini kullanır, devlet kasasından takviye yapılmazdı.
Sultan 1. Ahmet ’ten önce, önemli bir zaferle, savaş ganimeti kazanamayan padişahlar, selatin cami yaptıramazlardı. 1. Ahmet’in, Sultan Ahmet Camii‘ni inşa ettiymesiyle, ganimet kazanma geleneği 18. Yy. ’dan sonra kalkmıştır.

İstanbul’daki Selatin Camileri
Osmanlı Padişahları

Çakmakçılar Camii , Fatih

Çakmakçılar Camii Tarihçesi

Çakmakçılar Camii, Sultan 3. Mustafa tarafından, 1760 yılında yaptırılmıştır. 1954 yılında onarım görmüştür.

Çakmakçılar Camii, 3. Sultan Mustafa Camisi olarak da bilinir. Binanın hemen altında, sokağın köşesinde bulunan ve ismi Saka Çeşme olan çeşmeden dolayı Saka Çeşme Camii olarak da anılır.


Adres:
Taya Hatun Mh.
34120 Fatih/İstanbulKoordinat:
41.013274, 28.968830
Enlem: 41°0′47.79″N (41.013274)
Boylam: 28°58′7.79″E (28.96883)

Yapılış Tarihi: 1760

Yaptıran: Sultan 3. Mustafa

Tadilat: 1954

Mimari: Osmanlı

Minare: 1

Çakmakçılar Camii, bir han üzerine kurulduğundan, alt katlar tamamen işyerleri ile doludur. Camiye girmek için önce Çakmakçılar Yokuşu’ndaki han kapısından girilir. Sağdaki abdest alma yeri ve tuvalet mahallinin üstündeki merdivenle yukarı çıkılır. Birkaç kat çıktıktan sonra son cemaat yerine, sonra da asıl ibadet yerine geçilir.

Kubbeli olan caminin mihrabı yağlı boya ile boyanmıştır. Minber ahşaptır, vaaz kürsüsü yoktur. Üst mahfile demirden, küçük, döner bir merdivenle çıkılır. Soldaki duvarın alt sırasında dört adet dikdörtgen pencere, üstte yine dört adet üstü oval pencere bulunmaktadır. Çakmakçılar Caddesi’ne bakan duvarda altta üç dikdörtgen, üstte, üzerleri oval üç adet pencere vardır. Sağ duvarın arkasına ilave bir oda yapılmıştır.

Çakmakçılar Camii duvarları, aynen han duvarları gibi taş ve tuğlayla örülmüştür. Kubbe üzeri kurşun kaplamalıdır.

Minare, tek şerefeli olup tuğladan örülmüştür.

Sultan 3. Mustafa ‘nın Hayatı

Mihrimah Sultan Camii , Üsküdar

Mihrimah Sultan Camii Tarihçesi

Mihrimah Sultan Camii, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olan kızı Mihrimah Sultan adına 1548’de Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Üsküdar Meydanı’nda bulunmaktadır.

Sinan’ın erken dönem eserlerinden olan külliye bir cami, medrese, türbe, sıbyan mektebi, han ve imarethane ile tabhaneden oluşmaktaydı. Bunların ancak bir kısmı günümüze gelebilmiştir.



Adres:
Mimarsinan Mh.
34664 Üsküdar/İstanbulKoordinat:
41.027028, 29.015762
Enlem: 41°1′37.3″N (41.027028)
Boylam: 29°0′56.74″E (29.015762)Yapılış Tarihi: 1548Yaptıran: Kanuni Sultan Süleyman

Tadilat: 2014

Mimar: Mimar Sinan

Mimari: Osmanlı

Minare: 2

Mimar Sinan, Mihrimah Sultan Camii’nde Ayasofya Camii’nin daha çağdaş bir modelini gerçekleştirmiştir. Mihrimah Sultan Camii’nin avlusuna bakan görkemli giriş kapısının iki yanına üzeri stalâktitli birer mihrabiye yerleştirilmiştir. Giriş kapısı kırmızı ve beyaz mermerlerin alternatifli sıralanmasıyla oluşmuş yuvarlak kemerden meydana gelmiştir.

Genellikle cami girişlerinin üzerinde bulunan yarım kubbe bu yapıda uygulanmadığından, camiye giriş anından itibaren ziyaretçiler ana kubbenin altına geçiş sağlamaktadırlar. Pencere kapakları, mermer mihrabı ve minberiyle caminin girişindeki şadırvan ince bir işçilik ürünüdür.

Medrese avlusunun iki uzun cephesine dört oda yerleştirilmiştir. Bu odaların önünde sütunların yuvarlak kemerlerle birbirine bağlandığı, üzerleri kubbeli bir revak bulunmaktadır. Üzerleri kubbeyle örtülü medrese hücreleri kare planlı olup, içlerinde birer ocak ve dolap nişleri yer almaktadır.

Medrese avlu girişinin karşısına gelen mekâna kare planlı dershane yerleştirilmiştir. Üzerinde kitabesi bulunmayan dershanenin üzeri tromplu bir kubbeyle örtülmüştür. Dershane ayrıca beş adet pencereyle aydınlatılmıştır.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Çocuk Dispanseri ve Ruh Sağlığı binası olarak kullanılan medrese günümüzde özel bir tıp merkezi olarak faaliyet göstermektedir.

Mihrimah Sultan Camii’nin, kuzey yönünde yer alan medrese kesme küfeki taşından yapılmıştır. Günümüzde sağlık merkezi olarak kullanılan medresenin içi, yapılan müdahalelerle özgünlüğünü yitirmiştir. Medresenin on dokuz kubbesi kurşunla kaplı olduğundan, burası Kurşunlu Medrese ismiyle de tanınmaktadır. Kaynaklardan anlaşıldığına göre, medresenin yapımından sonra devrin ünlü müderrislerinden İmamzade Mehmed Efendi burada ders vermiştir. Onun ardından Şemseddin Ahmed Efendi, Arapzade Mehmed Efendi, Şah Mehmed Çelebi, Hacı Murad-zade Dursun Efendi, Şeyhülislam Çivizade Mehmed Efendi de burada ders vermiştir. Vakfiye kayıtlarına göre, günlük olarak müderrise 50, öğrencilerden en bilgili olanına 5, dersi terk etmeyen 14 öğrencinin her birine 2 şer, sabah namazından önce kapıyı açarak yatsıdan sonra kapayacak kapıcıya 2 ve temizlik işlerine bakan ferraşa ise günde 1 akçe verilmesi şart koşulmuştur

Mihrimah Sultan Camii, ile medrese arasında biri Mihrimah Sultan’ın iki oğluna, diğeri ise Sadrazam ibrahim Edhem Paşa’ya ait iki türbe bulunmaktadır. Sıbyan mektebi caminin kıble yönündedir. Tabhane, imarethane ve han ise günümüze ulaşmamıştır.

Nisan ve Mayıs aylarında Beyazıt Yangın Kulesinden veya o bölgedeki yüksek bir noktadan bakıldığında Mihrimah Sultan Camii’nin iki minaresi arasında güneşin doğuşu, akşam ise günbatımında ayın batımı izlenebilmektedir. Aynı kuleden batı ufkuna bakıldığında ise yine Mihrimah Sultan için Mimar Sinan’ın inşa ettiği Edirnekapı Külliyesinde sabah ayın batışı; akşam ise güneşin batışı izlenebilmektedir.

Kanuni Sultan Süleyman ‘ın Hayatı

Sultan III. Mustafa İskele Camii

Sultan III. Mustafa İskele Camii Tarihçesi

Sultan 3. Mustafa İskele Camii şerif, ilk defa 1757 – 1774 tarihleri arasında 17 sene Padişahlık yapmış olan 3. Mustafa tarafından inşa ettirilmiştir.

3. Mustafa tarafından o vakit Kadıköy ‘ün sahil kısmında ve iskele civarında yaptırılan bu cami İskele Camii diye anılmaya başlanmış ve bugüne kadar bu isimle gelmiştir.


Adres:
Caferağa Mh.
34710 Kadıköy/İstanbulKoordinat:
40.990992, 29.023932
Enlem: 40°59′27.57″N (40.990992)
Boylam: 29°1′26.16″E (29.023932)

Yapılış Tarihi: 1757

Yaptıran: Sultan 3. Mustafa

Mimari: Osmanlı

Minare: 1

Sultan III. Mustafa İskele Camii şerif, 1858 yılında yanması dolayısıyla zamanın Padişahı Sultan Abdülmecit tarafından kağır olarak yeniden inşa ettirilmiştir.

Hattat olan bu Padişah tarafından bugün camide mevcut Lafzai Celal, İsmi Nebi, Çihar-ı Yarı-ı Güzin (ilk dört büyük halife) ve Kelime-i Tevhit levhaları bizzat yazılarak hediye edilmiştir. Cami kapısı üzerindeki tura (Abdülmecit bin Mahmut Han el muzaffet daima) bu Padişaha ait olup, kitabe şair Saffet tarafından tertip edilmiş ve zamanının meşhur hattatlarından Yeserizade Mustafa İzzet Efendi tarafından talik hat ile yazılmıştır.

3. Mustafa, 3. Ahmet’in oğlu olup, 3. Selim’in babasıdır ve 26. Osmanlı Padişahıdır. Saltanatı esnasında pek çok camii tamir ve yeniden inşa ettirmiştir. Bunlar arasında 1766 yılında vuku bulan şiddetli zelzele dolayısı ile harap olan Fatih Camii’ni bütün işlere tercih ederek, temellerine kadar yıktırıp, 3 sene 11 ayda yeniden yaptırmıştır ki, Osmanlı mimarisinin son şaheserlerindendir. Ayrıca Üsküdar’da Ayazma mevkiinde annesi Mihrişah Sultan adına yaptırdığı Ayazma Camii ve Paşabahçe İskele caddesinde yaptırdığı ve son zamanlarda kadir bilir halk tarafından yerine aynı isimle inşa edilen camiyle kendisi ve oğlu 3. Selim’in medfun bulunduğu Laleli Cami 3. Mustafa’nın hayır eserlerinin arasındadır.

Sultan 3. Mustafa ‘nın Hayatı

Paşabahçe III. Mustafa Camii

Paşabahçe III. Mustafa Camii Tarihçesi

Paşabahçe Merkez Camii olarakta bilinen Paşabahçe 3. Mustafa Camii, Sultan III. Mustafa Tarafından 1750 tarihinde yaptırılmıştır. Caminin ilk hali ahşap olarak yaptırılmıştır. Vakıf edilen cami 1965 – 1971 yılları arasında yıktırılmıştır.

Adres:
Paşabahçe Mh.
34800 Beykoz/İstanbulKoordinat:
41.116074, 29.095209
Enlem: 41°6′57.87″N (41.116074)
Boylam: 29°5′42.75″E (29.095209)

Yapılış Tarihi: 1750

Yaptıran: Sultan 3. Mustafa

Tadilat: Yeniden 1964

Mimar: Osmanlı

Mimari: Yeni hali – Ömer KİRAZOĞLU

Minare: 1

Paşabahçe 3. Mustafa Camii, Paşabahçe Hayır İşleri Yaptırma Derneği öncülüğünde, maddi yönüne Paşabahçe halkı destek olarak 1964 yılında yeniden yaptırılmıştır. Mühendislik hizmetleri ise Mimar Ömer KİRAZOĞLU ve İnşaat Mühendisi Cemal YILDIZ tarafından karşılanarak yaptırılmıştır.

Sultan 3. Mustafa ‘nın Hayatı

Şeyh Ebu’l Vefa Camii

Şeyh Ebu’l Vefa Camii Tarihçesi

Şeyh Ebu’l Vefa Camii; Fatih Sultan Mehmet Han’ın, fetihten sonra şehri Türkleştirmek için getirdiği halk arasında Konya’dan Şeyh Musliheddin Mustafa Efendi (Şeyh Vefa) de vardı. Fatih Sultan Mehmet, ilk olarak bu zat için Vefa Lisesi’nin bahçesinin bulunduğu yerde bir ibadethane yaptırmıştır. Daha sonra, bugünkü Vefa Caddesindeki camiyi ve yanına da çifte hamam yaptırmıştır. İnşa tarihi tam olarak bilinmemekle beraber 1476 olduğu tahmin edilmektedir.


Adres:
Hacı Kadın Mh.
34134 Fatih/İstanbulKoordinat:
41.016823, 28.959747
Enlem: 41°1′0.56″N (41.016823)
Boylam: 28°57′35.09″E (28.959747)

Yapılış Tarihi: 1476

Yaptıran: İlk Fatih Sultan Mehmet Han

Tadilat: 1994 yeniden yaptırılmıştır.

Mimari: Osmanlı

Minare: 1

Şeyh Ebu’l Vefa Camii‘nin yanına, 1481-1490 yılları arasında da 2. Beyazıt, medrese, derviş hücreleri, imaret (mutfak) ve kütüphane yaptırarak burayı bir külliye haline dönüştürmüştür. 1490 yılında şeyhin ölümü ile kabri üzerine türbesi yaptırılmıştır.

Yıllar içerisinde külliyede tamirler yapılmış, cami görevlileri için lojman eklenmiştir. 1758 yılında tamir görmüş, 1782 yılında ise medrese ve derviş hücreleri yanmış, yanan bölümler ise 1785 yılında I. Abdülhamid tarafından tamir ettirilmiştir.

1909 yılındaki yangın ile külliye büyük zarar görmüştür. Çok harap vaziyette kalan cami, yeniden yaptırılmak üzere 1912 yılında yıktırılmış, ancak I. Dünya Savaşı sebebiyle yaptırılmamıştır. Bu arada geçen süre içinde külliyenin diğer birimleri de bakımsızlıktan yok olmuştur. Geriye yalnız Şeyh Vefa’nın türbesi ve çilehanesi kalmıştır.

Şeyh Ebu’l Vefa Camii, 1994 yılında, Vakıflar İdaresi’nce aslına uygun olarak yeniden yaptırılmıştır. Dıştan dışa 27×15 m. ölçülerinde olan caminin duvarları tuğla ile örülmüştür. Ortada sekizgen kasnak üzerinde 11 m. çapında bir kubbe, yanlarda aynı çapta iki yarım kubbe bulunmaktadır. Bu kubbeler arasına yuvarlak kemerler yapılmıştır. Sekizgen planlı mihrap, yarım bir kubbe ile örtülü olarak tamamen dışarıya taşmıştır. Bu çıkıntı üzerinde mihrabın iki yanında birer pencere bulunmaktadır.

Batı duvarının kuzey tarafından minareye geçilen bir kapı bulunur. Ayrıca, mihrap oyuğunda çilehaneye geçilen bir kapı vardır. Cami giriş kapısının bulunduğu duvar boyunca, fazla büyük olmayan ahşap üst mahfil bulunur. Mahfili, altı adet ahşap direk taşımaktadır. Kürsü mihrap ve minber tamamen mermerden yapılmıştır. Minberin külahı ahşaptır.

Son cemaat yeri beş aralıklı ve altı mermer sütunludur. Üzerinde 4 metre çapında bir kubbesi bulunur. Açıklıklar arası, demir çerçeve ve camla kapatılmıştır. Caminin kuzey batı köşesindeki minarenin şerefesi de, külahı da taştan yapılmıştır.

Avludan iki ayrı sokağa kapısı bulunur.

Netice olarak çok şık bir cami olup, türbe ve çilehanesi ile sık ziyaret edilen bir mekandır.

Şeyh Vefa Muslihiddin Efendi, Mevlana Celaleddin soyundan olup, Konyalı’dır. Şair ve dönemin ünlü bilginlerindendir. Dar ve basık çilehanesinde çok sade bir hayat yaşamıştır.