Etiket Arivleri Üsküdar
Mihrimah Sultan Camii , Üsküdar
Mihrimah Sultan Camii Tarihçesi
Mihrimah Sultan Camii, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olan kızı Mihrimah Sultan adına 1548’de Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Üsküdar Meydanı’nda bulunmaktadır.
Sinan’ın erken dönem eserlerinden olan külliye bir cami, medrese, türbe, sıbyan mektebi, han ve imarethane ile tabhaneden oluşmaktaydı. Bunların ancak bir kısmı günümüze gelebilmiştir.

Adres:
Mimarsinan Mh.
34664 Üsküdar/İstanbulKoordinat:
41.027028, 29.015762
Enlem: 41°1′37.3″N (41.027028)
Boylam: 29°0′56.74″E (29.015762)Yapılış Tarihi: 1548Yaptıran: Kanuni Sultan Süleyman
Tadilat: 2014
Mimar: Mimar Sinan
Mimari: Osmanlı
Minare: 2
Mimar Sinan, Mihrimah Sultan Camii’nde Ayasofya Camii’nin daha çağdaş bir modelini gerçekleştirmiştir. Mihrimah Sultan Camii’nin avlusuna bakan görkemli giriş kapısının iki yanına üzeri stalâktitli birer mihrabiye yerleştirilmiştir. Giriş kapısı kırmızı ve beyaz mermerlerin alternatifli sıralanmasıyla oluşmuş yuvarlak kemerden meydana gelmiştir.
Genellikle cami girişlerinin üzerinde bulunan yarım kubbe bu yapıda uygulanmadığından, camiye giriş anından itibaren ziyaretçiler ana kubbenin altına geçiş sağlamaktadırlar. Pencere kapakları, mermer mihrabı ve minberiyle caminin girişindeki şadırvan ince bir işçilik ürünüdür.
Medrese avlusunun iki uzun cephesine dört oda yerleştirilmiştir. Bu odaların önünde sütunların yuvarlak kemerlerle birbirine bağlandığı, üzerleri kubbeli bir revak bulunmaktadır. Üzerleri kubbeyle örtülü medrese hücreleri kare planlı olup, içlerinde birer ocak ve dolap nişleri yer almaktadır.
Medrese avlu girişinin karşısına gelen mekâna kare planlı dershane yerleştirilmiştir. Üzerinde kitabesi bulunmayan dershanenin üzeri tromplu bir kubbeyle örtülmüştür. Dershane ayrıca beş adet pencereyle aydınlatılmıştır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Çocuk Dispanseri ve Ruh Sağlığı binası olarak kullanılan medrese günümüzde özel bir tıp merkezi olarak faaliyet göstermektedir.
Mihrimah Sultan Camii’nin, kuzey yönünde yer alan medrese kesme küfeki taşından yapılmıştır. Günümüzde sağlık merkezi olarak kullanılan medresenin içi, yapılan müdahalelerle özgünlüğünü yitirmiştir. Medresenin on dokuz kubbesi kurşunla kaplı olduğundan, burası Kurşunlu Medrese ismiyle de tanınmaktadır. Kaynaklardan anlaşıldığına göre, medresenin yapımından sonra devrin ünlü müderrislerinden İmamzade Mehmed Efendi burada ders vermiştir. Onun ardından Şemseddin Ahmed Efendi, Arapzade Mehmed Efendi, Şah Mehmed Çelebi, Hacı Murad-zade Dursun Efendi, Şeyhülislam Çivizade Mehmed Efendi de burada ders vermiştir. Vakfiye kayıtlarına göre, günlük olarak müderrise 50, öğrencilerden en bilgili olanına 5, dersi terk etmeyen 14 öğrencinin her birine 2 şer, sabah namazından önce kapıyı açarak yatsıdan sonra kapayacak kapıcıya 2 ve temizlik işlerine bakan ferraşa ise günde 1 akçe verilmesi şart koşulmuştur
Mihrimah Sultan Camii, ile medrese arasında biri Mihrimah Sultan’ın iki oğluna, diğeri ise Sadrazam ibrahim Edhem Paşa’ya ait iki türbe bulunmaktadır. Sıbyan mektebi caminin kıble yönündedir. Tabhane, imarethane ve han ise günümüze ulaşmamıştır.
Nisan ve Mayıs aylarında Beyazıt Yangın Kulesinden veya o bölgedeki yüksek bir noktadan bakıldığında Mihrimah Sultan Camii’nin iki minaresi arasında güneşin doğuşu, akşam ise günbatımında ayın batımı izlenebilmektedir. Aynı kuleden batı ufkuna bakıldığında ise yine Mihrimah Sultan için Mimar Sinan’ın inşa ettiği Edirnekapı Külliyesinde sabah ayın batışı; akşam ise güneşin batışı izlenebilmektedir.
Hırka-i Şerif Camii Fotoğraf Galerisi
Atik Valide Camii Fotoğraf Galerisi
Atik Valide Camii
Atik Valide Camii Tarihçesi
Atik Valide Camii, Mimar Sinan’ın son eseridir. Üsküdar’daki Atik Valide Camii 2. Selim ’in eşi, 3. Murat ’ın annesi Nurbanu Valide Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Külliye, merkezinde cami ve medrese olmak üzere, 1570 – 1579 yılları arasında inşa edilmiştir.
Dışarıdan bakanların bir Mimar Sinan eseri ile karşı karşıya olduğunu anlaması çok kolay. Çünkü Sinan’ın dillere destan üslubu sadeliğe dayandırdığı asaletiyle kendini hemen belli ediyor.

Adres:
Valide-i Atik Mh., 34660 Üsküdar/İstanbul, TürkiyeKoordinat:
41.018935,29.023368
Enlem: 41°1’8.17¨N (41.018935)
Boylam: 29°1’24.12¨E (29.023368)
Yapılış Tarihi: 1570 – 1579
Yaptıran:
3. Murat’ın annesi Nurbanu Valide Sultan
Tadilat: Eklemeler yapılmış tadilat görmüş.
Mimar: Mimar Sinan
Mimari: Osmanlı
Minare: 1
Aslına bakarsanız külliyenin diğer öğeleri gibi Atik Valide Camii’de mimar başı tarafından tasarlanmış. Ancak ilerleyen yıllarda farklı ellerin dokunuşu nedeniyle oldukça değişmiş. Bu yüzden de uzmanlar caminin yapımını aşamada tamamlanarak bugüne ulaştığını söylüyorlar.
Mimar Sinan’ın birinci aşama olarak kabul edilen 1571 – 1579 yılları arasında altıgen planlı inşa ettiği cami bugün gördüğünüz Atik Valide Camii’nin tam ortasında kalmış. 1582 – 158 yıllarına denk gelen 2. Aşamada ise caminin harim ( ana mekan ) bölümü yanlara doğru ikişer kubbe genişletilmiş. 2. Mahmut döneminde 183 – 1835 yılları arasında hünkar kasrı ve mahfilinin eklenmesi pencerelerde değişiklik yapılması ise üçüncü aşama olarak kabul ediliyor. Atik Valide Camii, bu kadarla kalmamış değişim bugünlere gelene kadar birçok restorasyon da geçişmiş. Bu yüzden hala çok güzel olmakla birlikte dış görüntüsünün pekte orijinal hali kalmamış.
İkinci aşamanın Koca Sinan’ın öğrencilerinden “Kurbağa” ya da “ Kurban “ lakaplı Mimar Nasuh tarafından tamamlandığı söylentiler arasında. Bir diğer kaynak ise bu aşamanın yine Mimar Sinan öğrencilerinden Davut Ağa’nın elinden çıktığı görüşünü savunuyor. Mimar Sinan’ın vefatının ardından Osmanlı İmparatorluğunun Baş Mimarı olan Davut Ağa İstanbul’a çok sayıda eser armağan etmiş. Camiyi tarafından çevreleyen geniş ve revaklı avlu merdivenli kapıyla sokağa açılıyor. Avluya yaklaşırken dış duvarlarındaki klasik tarzda yapılmış, sivri kemerli çeşmeler ve kapıların üzerine, görevliler için inşa edilmiş kubbeli odacıklar gözünüzden kaçmayacak.
Avlunun tam ortasında yer alan şadırvan ilk görenlere yuvarlak hissi verse de aslında çokgen. Oldukça yakın bir tarihte elden geçirilmiş. Avludaki çınar ağaçların bir kısmının yüzlerce yıllık olduğu söyleniyor. Geometrik ayrıntılardan, oluşmuş minarelerin temel planı kare, pabuç kısmının yüzeyi üçgen, gövdesi ise çokgen. Tek şerefeli minareler 2. Mahmut zamanında restorasyon geçirmiş. Atik Valide Camii’nin dış revağın içine gömülü olan son cemaat yeri ise 5 bölümden oluşuyor.
Yeni Valide Camii , Üsküdar Fotoğraf Galerisi
Validei Cedid Camii , Üsküdar
Validei Cedid Camii Tarihçesi
Validei Cedid Camii‘nin mimarı Kayserili Mehmet Ağadır. 1704’de vefat etmiştir. Edirnekapı şehitliğindeki ufak caminin arkasında metfun olup, taşı bulunmaktadır. Ayrıca Üsküdar’da Ahmediye ve Kaptanpaşa camileri de onun eseridir.

Adres:
Mimarsinan Mah. 34664 Üsküdar/İstanbulKoordinat:
41.024884,29.015461
Enlem: 41°1’29.58¨N (41.024884)
Boylam: 29°0’55.66¨E (29.015461)
Yapılış Tarihi:
1708 – 1711
Yaptıran: Sultan 4. Mehmet ’in hanımı, Sultan 3. Ahmet ’in annesi; Gülnüş Emetullah
Tadilat: Avlu duvarları 1955 – 1960
Mimar: Kayserili Mehmet Ağa
Mimari: Lale devri
Minare: 2
Not:Mimar Sinan’ın Öğrencisi
Validei Cedid Camii Osmanlı İmparatorluğunun 19. Padişahı 4. Avcı Mehmet’in hanımı 23. Padişah 3.Ahmet’in annesi Gülnüş Emetullah hanım tarafından yaptırılmıştır. Cami inşaatı 1708 yılında başlanmış.
Üsküdar’ın en güzel mimari özelliğini taşıyan mabetlerindendir. Lale devri üslubunun ilk örneklerindendir.
Mabedin dış avlusuna 5(beş) kapıdan girilir. Avlunun kıble kapısından girince solda saçak altında 33 abdest musluğunun sıralandığını görüyoruz. Avlu duvarları 1955-1960 yılları arasında büyük tamir görmüştür. Avlu zemini toprak iken betona çevrilmiştir. Avluda bolca miktarda çınar ve kestane ağaçları vardır. Mabedin kıble istikametinde bir de haziresi mevcuttur. Bu güzel sanat eserinin sebili, çeşmesi, muvakkithanesi, imaret, sıbyan mektebi ve diğer müştemilatı bulunmaktadır.
Mabette 2 minare ve her minarede 2’şer şerefe bulunmaktadır. Şerefeler klasik biçimde olup korkuluklar geometrik şekilde şebekeli ve şefere altları istilaktitlidir(sarkık). Bu tarihten sonra yapılan minarelerde yukarıda tarif edilen unsurlara tesadüf edilemez.
İç avluya 3 kapıdan girilir. Avlunun üç tarafını 14 sütun üstünde yükselen 17 kubbe sarar, sütün başlıkları istilaktitlidir. Son cemaat yerini de 4 büyük sütun üstünde yükselen 5 kubbeli bir revak örtmektedir. Son cemaat yerinin sağında 1 mükebbirlik vardır. Mabedin kıble kapısını 3 taraftan bol ve gür istilaktitli bir mermer süsü sarmaktadır. Bu şekilde kapı tezyinatı daha evvelki mabetlerin hiç birinde görülmez. Damla halindeki her süsün önünde yuvarlak kabartmalar vardır. Bu kabartmalarda, yıldızlar hendesi şekiller ve mührü Süleymanlar tam 116 defa tekrarlanmıştır. Hiçbir şekil diğerine benzemez.
Avlunun ortasında 8 sütun üstünde yükselen mermer ve madeni Osmanlı rokokosu üsluplu şebekesi ile görülen şadırvan kıymetli bir eserdir. Üstünde yine şair Taibin 16 mısralık bir tarih kitabesi dolaşmaktadır.
İç avlu duvarlarına yapılan ve mabedi tanzir eden ikişer minareli kuş yuvaları dedelerimizin hayvanların himayesine büyük bir yer verdiklerini gösteren müspet delillerdir.
Validei Cedid Camii‘nin ortasını, kasnağında 24 pencere bulunan büyük bir kubbe örter. 3’er pencereli 4 yarım kubbe ana kubbeyi desteklemektedir. Bu kubbelerin eteklerinden 3’er istilaktit salkımı sarkar. Ana kubbenin pencerelerinin altında dolaşan kandil tabakasının altını da istilaktitler süsler.
Kıble kapısının üstünde müezzin mahfili vardır. Mabedi iki tarafından ve kıble kapısına kadar olan yerlerden mermer şebeke kenarlı mahfiller sarar. Yan mahfelleri üstünde üçer kubbe vardır. Ortadakiler çok yayvandır. Mahfelleri altışar istilaktit başlık sütunlar tutar. Büyük kubbe dört fil ayağına dayanmaktadır.
Mabedin 3 kapısı vardır. Renkli alçı pencereleri klasik zevkimizden Rokoko modasına geçişin ilk örneği olarak gösterilebilir. Mabedin dışında kubbe kasnağını çerçeveleyen 8 adet ağırlık kulesi göze çarpar. Kubbenin dışa çalışan ağırlığını bina bedenine intikal ettirirler. Cami 1940 yılında büyük tamir görmüştür. Netice olarak şunu söylemek gerekirse mabedimizdeki, klasik devrin son numunesi ve lale devri ile başlayan yeni Barok-Rokoko üslubunun ilk örneğidir.
Şeyh Devati Mustafa Efendi Camii Fotoğraf Galerisi
Şeyh Devati Mustafa Efendi Camii
Şeyh Devati Mustafa Efendi Camii Tarihçesi
Celveti Tekkesi olan Şeyh Devati Mustafa Efendi Camii‘nin avlu kapısının her iki tarafı ile ilerisi haziredir. Şadırvanın önünde ahşap iki katlı Şeyh evi bulunur.
Şeyh Devati Mustafa Efendi Camii, sekiz pencereden ışık almaktadır. Bu pencereler sivri kemerli ve büyüktür. Caminin içindeki duvarlar kalem işi ile bezelidir. Mihrabı Niş şeklindedir ve ahşap minberi sadedir. Minaresi düzgün kesme taştan yapılmıştır. Külahı kurşunla kaplıdır ve şerefenin altı sadedir. Caminin avlusu kapısı cadde üzerine kesme taştan, çift söveli ve harputaşlıdır.

Adres:
Selmanı Pak Caddesi. Sultantepe Mahallesi. Üsküdar/İstanbulKoordinat:
41.025123,29.018194
Enlem: 41°1’30.44¨N (41.025123)
Boylam: 29°1’5.5¨E (29.018194)Yapılış Tarihi: 1645
Yaptıran: Şeyh Devati Mustafa Efendi
Tadilat: 1886
Mimari: Osmanlı
Minare: 1
Şeyh Mustafa Devati
17. yüzyılda yaşamış, Celveti tarikatının mensup bir şeyhtir. Tasavvufa yönelip, Aziz Mahmud Hüdayi’nin yerine geçen halifesi zamanın Gavs-ül Azamı Mukat Ahmet Efendiye intisap etmiştir. Gayret ve istidadı ile tasavvuf yolunda kısa sürede ilerlemiştir. Üsküdar’daki Valide Sultan Dar-ül Hadisine müderrislik yapmıştır. 1656 senesinde tüm medrese hayatını terk edip Üsküdar’daki Şeyh Camii, medresesinde irşada yönelmiştir. Şeyh Camii hem Camii hem de tekkenin tevhidhanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Devati hazretleri tarafından da meşruta, aşevi ilave edilmiştir. Şeyh Camii tekkesinde irşat ile meşgul olan şeyh Mustafa Devati(K.S) 1659 senesinde Hakka yürümüş ve tekkenin bahçesindeki türbesine defin edilmiştir.
Devati Hazretlerinden sonra oğlu Şeyh Mehmet Talip Efendi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerinin Tekkesi postnişliğine tayin edilmiştir. Zamanın kutbul arifidir. Devati tekkesi onun zamanında en parlak dönemini yaşamıştır. Oda bu türbede meftundur. (1679)
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.